KİTABIN TANITIMI
“Seferberlik”, “mihacirê serhedê”, “erkânı harb”, “xelâ (kıtlık)”, “eskerê bejik”, “Şerê Ûris (Rus Savaşı)”, “Ûris hate kevrê qûl (Rus delikli taşa geldi)”, “Dê, weledê xwe davêjin (Anneler, evlatlarını atıyorlar)” … Bu söylemler, dolaylı veya dolaysız, Birinci Dünya Savaşı yıllarında gerçekleşen ve bu kitabın konusu olan, bilinmeyen veya çok az bilinen 1916 KÜRD TEHCİRİ ile ilgili olarak ifade edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında bu günkü idari yapıyla 13 ili kapsayan, Erzurum, Bitlis, Van vilayetlerinde yaşayan çoğu Kürd, bir milyona yakın Müslüman halk, Rus işgali dolaysıyla göç ederek mülteci durumuna düştü. Zamanın İttihat-Terakki Hükümeti, bu göçü, zorla göç/tehcir hâline getirerek gizli bir politika ve asimilasyon amacıyla, göç kafilelerini Anadolu'ya sevk etti. Büyük dramların yaşandığı bu ölüm yolculuğunda göç koşulları, açlık ve salgın hastalıklar dolaysıyla, resmi verilere göre, göç eden bu insanların yarısından fazlası yaşamını yitirmiş, bir kısmı Anadolu içlerinde yok olmuş, az bir kısmı da savaştan sonra yurtlarına dönebilmiştir.
1915-1917 yıllarında, yoğunluklu olarak 1916 yılında gerçekleşen bu tehcir, büyük bir trajedi olmasına karşın, bilinmemektedir. Kürdlerin siyasal olarak zayıf olmaları, hiçbir kurumsal yapıya sahip olmamaları, iç ve dış destekten yoksun olmaları, Batılı emperyalist güçlerle farklı dine sahip olmaları, bir yıl önce gerçekleşen Ermeni Tehciri'ne bulaştırılmış olmaları gibi nedenler, Kürdlerin bu süreçte yalnız kalmasında ve bu tehcirin bilinmemesinde etkili olmuştur.
Bu kitapta, Birinci Dünya Savaşı'nın Kürdlere etkileri, İttihat ve Terakki hükümetlerinin bu dönemdeki iskân ve nüfus mühendisliği politikalarının bir sonucu olarak gerçekleşen 1916 Büyük Kürd Tehciri, geniş bir arşiv taramasıyla araştırılmış, bazı sözlü tarih anlatımlarıyla desteklenip değerlendirilmiştir.